Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim http://hakan:81/goklergil_yedek/public_html Sat, 07 Dec 2019 13:36:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.8.6 O Aftan Yararlanan Halka Açık Şirketler Dikkat! http://hakan:81/goklergil_yedek/public_html/o-aftan-yararlanan-halka-acik-sirketler-dikkat/ Fri, 06 Dec 2019 05:34:28 +0000 http://localhost/finance/?p=225 HALKA AÇIK ŞİRKETLER GEÇMİŞ DÖNEMLERDE KASA/ORTAKLAR HESABI İÇİN AFLARDAN YARARLANDINIZ İSE DİKKAT EDİNİZ! Bilindiği gibi, dönem dönem çıkarılan aflarda bilançolarda kasada ve ortaklarda gözüken hatta kasada ve ortaklarda gözükmeyip başka hesaplarda yer alan ama kasa ve ortaklar niteliğinde olan tutarlar da aftan yararlanarak kasa/ortaklar hesabı sıfırlanabiliyordu. Bilançolarda kasa/ortaklarda gözüken paralar kayden […]

The post O Aftan Yararlanan Halka Açık Şirketler Dikkat! first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
HALKA AÇIK ŞİRKETLER GEÇMİŞ DÖNEMLERDE KASA/ORTAKLAR HESABI İÇİN AFLARDAN YARARLANDINIZ İSE DİKKAT EDİNİZ!

Bilindiği gibi, dönem dönem çıkarılan aflarda bilançolarda kasada ve ortaklarda gözüken hatta kasada ve ortaklarda gözükmeyip başka hesaplarda yer alan ama kasa ve ortaklar niteliğinde olan tutarlar da aftan yararlanarak kasa/ortaklar hesabı sıfırlanabiliyordu. Bilançolarda kasa/ortaklarda gözüken paralar kayden gözükmekle birlikte, genellikle fiilen kasa/ortaklarda böyle bir para yer almıyor. Kasada gözüken paralar ya ortaklara çıkıyor ya da şirketin kayıt dışı belgelendiremediği işlemleri için kullanılıyor. Normal koşullarda ortağa para aktarımı kar payı veya avans kar payı dağıtımı ile yapılıyor ve dağıtım yapılan tutar için %15 stopaj yapılarak vergisi ödeniyor. Ortak da elde ettiği bu kar payının yarısını şahsi Gelir Vergisi Beyanına dahil ediyor ve şirket bünyesinde yapılan tevkifat nedeni ile ödenen vergiyi mahsup ediyor.

En son 7143 sayılı Kanun ile kasa/ortaklar hesabı için af düzenlemesi yapılmış ve 31/12/2017 itibari ile %3 vergi ödenmek suretiyle bu tutarlar sıfırlanmıştı.

Kanun düzenlemesi, “Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2017 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.

Bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.

Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz. Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2018 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz.” şeklinde idi.

Tebliğ uyarınca da af düzenlemesinin muhasebe kayıtları aşağıdaki gibi oluyordu.

Buraya kadar anlattığımız düzenlemeler af niteliğindeki kanunlar bakımından tüm mükellefleri bağlayan düzenlemelerdir. Halka açık olsun ya da olmasın tüm mükellefler bu düzenlemeden yararlanabilecektir. Ancak, halka açık şirketler gündeme gelince olayın Sermaye Piyasası Kurulu/Kanunu (SPK) tarafını ihmal edemeyiz.

Her ne kadar af kanunlarında kasa/ortaklar hesabı boyutu ile farklı bir düzenleme olmasa da SPK buna itiraz ediyor. İtiraz gerekçesi ise, halka açık bir şirketin onlarca, yüzlerce, binlerce ortağı olabilir. Ortaklardan birine veya birkaçına para çıkılmış ise, ya da bilanço kayıtlarında kasada gözüktüğü halde fiilen böyle bir para yok ise, af kanunundan yararlanılarak tüm paydaşlara ait olması gereken ve kar payı yapılarak bütün ortaklara dağıtılması gereken para bir veya birkaç ortak bünyesinde bırakılamaz.

Dolayısı ile halka açık şirketler kasa/ortaklar hesabını sıfırlamak için af kanunlarından yararlanmışlar ise bu vergisel bakımdan geçerli bir düzenleme olacaktır ancak SPK tarafı bir veya birkaç ortağa para dağıtılamayacağı görüşüne devam edecektir.

Bu halde kasa/ortaklar hesabı için aftan yararlanılmış ise vergi matrahını etkileyecek şekilde faiz hesaplanmayacak, ancak SPK boyutu ile özellikle ortaklar hesabı boyutu ile para ortak ya da ortaklarda kaldığı için hem hesap sıfırlanmayacak hem de faiz hesaplanacaktır.

Diğer yandan kasa/ortaklar hesabı için af kanunundan yararlanıldığında aslında kar dağıtımına bağlı olarak yapılması gereken %15 Gelir Vergisi tevkifatı yerine %3 ödenerek para ortaklarda kalıyor. Her ne kadar SPK ortağa aftan yararlansan da parayı şirkete iade et demiş olsa da ve ortak da bu parayı şirkete iade edecek olur ise de, kanaatimce aftan yararlanılan tutar kadar kar dağıtımı için kar dağıtımına bağlı olarak %15 stopaj hesaplanmamalıdır. Aksi türlü af nedeni ile ödenen %3 anlamını yitirmiş olur.

SPK halka açık şirketlerden kasa/ortaklar hesabından yararlanıp hesapları sıfırlayanlar için dava açabilmekte, hatta SPK dava açmasa dahi diğer paydaşlar dava açabilmektedir. Mesele oldukça önemlidir ve en azından bundan sonraki süreçte af düzenlemesi yapılacak olur ise SPK’dan da görüş alınarak konu açıklığa kavuşturulmalıdır.

Kaynak: Ekrem Öncü – https://www.finansgundem.com/

The post O Aftan Yararlanan Halka Açık Şirketler Dikkat! first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
Danıştay’ın Verdiği Bozma kararları ve 2 Nolu İhbarname http://hakan:81/goklergil_yedek/public_html/danistayin-verdigi-bozma-kararlari-ve-2-nolu-ihbarname/ Fri, 06 Dec 2019 05:17:32 +0000 http://localhost/finance/?p=216 Uygulamada sıkça karşılaştığımız konulardan bir tanesi de, vergi mahkemesi kararına göre veya diğer yargı organlarının kararlarına göre düzenlenen ihbarnameler (bildirimler) vergi mahkemesinde dava konusu edilebilecek midir? Bu sorunun yanıtı çoğunlukla hayır olmalıdır. Çünkü,  2 nolu bu tip ihbarnameler esasında  213 sayılı VUK’a göre bir ihbarname niteliğinde değildir.[1] Bu ihbarnameler esasen, bildirim  özelliği […]

The post Danıştay’ın Verdiği Bozma kararları ve 2 Nolu İhbarname first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
Uygulamada sıkça karşılaştığımız konulardan bir tanesi de, vergi mahkemesi kararına göre veya diğer yargı organlarının kararlarına göre düzenlenen ihbarnameler (bildirimler) vergi mahkemesinde dava konusu edilebilecek midir? Bu sorunun yanıtı çoğunlukla hayır olmalıdır. Çünkü,  2 nolu bu tip ihbarnameler esasında  213 sayılı VUK’a göre bir ihbarname niteliğinde değildir.[1] Bu ihbarnameler esasen, bildirim  özelliği taşımaktadırlar. 213 sayılı VUK’nun  34 ve izleyen maddelerinde ihbarname esası ayrıntılı olarak   açıklanmış bulunmaktadır.  35. madde hükmünde ihbarnamenin kapsamı ve içeriği ayrıntılı olarak belirtildikten sonra VUK 66 Seri Nolu Genel Tebliğde ihbarnamelerle ilgili  ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.[2]

Vergi dairesi tarafından düzenlenen işte bu 1 nolu ihbarnameler  üzerine vergi mahkemesinde dava açılması veya düzeltme talebinde bulunulması mümkün bulunmaktadır.   Ne var ki, 2 nolu ihbarname dediğimiz yargı kararları üzerine düzenlenen ihbarnameler için tekrar yargıya gidilmesi istisnai bir yol olarak gözükmektedir.  2 nolu ihbarnamelerde  dava açılabilmesinin tek koşulu bu ihbarname kapsamında yer alan vergi hatasına ilişkin hükümlerin  yer alıp almadığı konusudur. 2 nolu ihbarname içeriğinde vergi hatası veya diğer hatalar söz konusu ise bu ihbarnamelere karşı  düzeltme talebinde bulunmak veya dava açmak hakkı mümkün  bulunmaktadır.[3]

 

Uygulamada 2 nolu vergi ve ceza ihbarnameleri, vergi dairesinin ihtilaflı işler servisinin ilgili memur veya şefi tarafından düzenlenip, ilgili müdür tarafından imzalanmaktadır.  Bu ihbarnameler VUK 112/3 ve 2577 sayılı İYUK’nun 28/5 md. hükmüne göre düzenlenmektedir.  Bu ihbarnamelerin tebliğ edilmesi üzerine bölge idare veya Danıştay  nezdinde yapılan itiraz ve temyize esas olamaz.  İtiraz ve temyiz bu  ihbarnamenin  (bildirimin) ilişkin olduğu vergi mahkemesi kararına karşı ve bu kararın tebliği üzerine yapılır. Bu ihbarnamede (bildirimde) vergi hatası bulunması   halinde VUK’nun 116-126. maddeleri hükümlerine göre düzeltilmesi istenmelidir.

 

Vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan ve bu  ihbarname ile tebliğ edilen vergi; taksit süresi geçmemiş ise taksit  süreleri içinde, taksit süresi kısmen veya tamamen geçmiş ise bir ay içinde ödenmelidir.[4]Açılan davanın  kısmen  veya tamamen mükellef aleyhine  sonuçlanması durumunda dava konusu yapılan vergilerin ödenmemiş kısmı üzerinden, tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren vergi mahkemesi kararının vergi dairesine  tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için, VUK 112/3. maddesine göre hesaplanan gecikme faizi de aynı süre içinde ödenmelidir.

 

Vergi mahkemesi kararına göre  hesaplanan ceza, bu  2 nolu ihbarnamenin  tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmelidir.[5]

 

Bölge İdare Mahkemesine veya Danıştay’a başvurulmuş olması,  mahkeme kararlarının yürütülmesini durdurmaz, ancak, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi halinde, mahkeme kararlarının yürütülmesini durdurabilmektedir.[6] Bu gibi durumda mahkeme tarafından tehir-i icra kararı  verilmesi zorunludur.

 

Öte yandan, ödeme emrine karşı açılan davaların reddi ve kesinleşen yargı kararı üzerine 6183 sayılı  kanunun 58. maddesine göre alınacak %10 zam tutarı için bu 2 nolu  ihbarname  düzenlenmektedir.   Bu zam, yani haksız çıkma zammı  ihbarnamenin  tebliğ tarihinden itibaren başlayarak 1 ay içinde ödenmesi gereklidir.[7]

 

Öte yandan, yüksek mahkeme Danıştay tarafından verilen bir kararda: “inceleme raporuna göre yapılan tarhiyatın kaldırılması istemi ile açılan davayı  reddeden vergi mahkemesi kararı sonucu, ihbarname ile istenen vergi  borçlarının tebliği tarihinden itibaren  süresinde ödenmemesi üzerine, düzenlenen ödeme emrinin, vergi mahkemesi kararının Danıştay’ca bozulması üzerine iptal edilmesi gerekir” şeklinde kararları bulunmaktadır.[8]

 

2 nolu vergi/ceza ihbarnameleri vergi dairelerinin  davalı  işler servisi tarafından düzenlenmekte ve  bu ihbarname üzerinde “İHB2” kod numarası bulunmaktadır. Aynı zamanda ihbarname üzerinde, ilgili vergi dairesinin adı,   ihbarname tanzim tarihi, cilt sıra numarası, mükellefle ilgili bilgiler tablosu, davaya konu olan vergi-harç ve cezaya ilişkin ihbarnamenin tarih ve numarası,  yargı aşamaları: yani dava konusu edilen vergi ve ceza kısmı, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan verginin ve cezanın matrahı, kat veya oranı ve miktarı, yine Bölge İdare Mahkemesi veya Danıştay  kararına göre  ödenmesi  gereken vergi ve cezanın matrahı, kat veya oranı ve miktarı gösterilmelidir.

 

Diğer taraftan, 2 nolu ihbarnameler üzerinde, mahkeme kararına göre hesaplanan gecikme faizi ve karar harcı gösterilmelidir. Nihayet,  ihbarnamenin en sonunda hangi mahkemenin kararı olduğu mahkemenin mercii, kararın tarihi, esas veya karar  numaraları ayrı ayrı gösterilir.  2 nolu ihbarnameler 3 nüsha olarak düzenlenir ve 1 nüshası mükellefe diğer 2 nüsha ise vergi dairesinde  iki farklı servislerde dosyalarda muhafaza edilir. Mükellefe tebliğ edilecek nüsha kapalı bir zarf içerisinde posta ile iadeli taahhütlü olarak gönderilir.  Bu tebligat yapılmadan mükelleften herhangi bir vergi veya cezanın istenmesi söz konusu olamaz.  Mükellefin davayı kazanması durumunda ise, 2 nolu  ihbarnamenin düzenlenmesine söz konusu değildir.  Anlaşılacağı üzere böyle bir durumda mükellef açtığı davayı kazanmış ve mahkeme mükellefin lehine  neticelenmiş, sonuçta vergi dairesi davayı kaybetmiş bulunmaktadır.

 

Danıştay tarafından verilen  bütün kararlar üzerine her zaman  2 nolu ihbarname  düzenlenmeyebilir. Örneğin, Danıştay tarafından verilen bozma kararları üzerine  2 nolu ihbarname düzenlenir fakat bu ihbarname üzerinde sadece  yargı harcı gösterilir.  Mükellefe evvelki aşamalarda  yapılan tarhiyatla ilgili  vergi ve ceza gösterilmez.  Bozma kararları Danıştay tarafından alt mahkemelerin verdiği kararların 2577 sayılı kanun 49. maddesine göre bozulabilmektedir.  Bozma kararları, Danıştay tarafından alt mahkemelerin verdiği kararlar için  uygulanmaktadır.  Alt mahkemeler,  bozma kararları üzerine  ya ısrar kararı veyahutta  bozma kararına aynen uyabilirler.   Kararı bozulan ilk derece idari yargı yerleri  dosyayı  kendisine geldikten sonra  öncelikle  bu dosyayı karara bağlamak zorundadır.  Ancak bunun için   bozma kararının taraflara tebliğ edilmesi ve tebliğ tarihini izleyen günden itibaren  aleyhine bozma kararı verilen taraflar bakımından 15 gün içerisinde  Danıştay’ın aynı dairesine karar düzeltme talebinde bulunulabilir.  İşte bu noktada  Danıştay’ın bozma  kararı üzerine vergi dairesi tarafından 2 nolu ihbarname düzenlenemez. 15 günlük süre içerisinde  kararın düzeltilmesi başvurusu bulunması halinde, kararı bozulan mahkeme veya Danıştay dava dairesinin, bu başvurusunun sonuçlanmasını da beklemesi zorunludur.[9] Kararın düzeltilmesi başvurusunda bulunulması veya  yapılan başvurunun, temyiz merciine usul veya esas yönlerinden reddedilmesi halinde,  kararı bozulan ilk derece idari yargı yeri, dosyayı öncelikle inceler.  Eğer;  kararı bozulan ilk derece idari yargı yeri,  Danıştay dava dairesi ise, bozma  kararına  uyulması ve gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.  Buna karşılık; kararı bozulan idare ve vergi mahkemelerinin, yapacakları bu inceleme sonucuna göre, iki tür karar vermeleri olasıdır: Kararı bozulan ilk derece yargı yeri (idare veya vergi mahkemesi), bozma kararına  uyarak, gereklerini yerine getirmek suretiyle  kararını verir veya  bozulan kararında direnir. Kararı bozulan mahkemenin bu iki tür davranış biçimi dışında, üçüncü bir seçeneği yoktur. Ancak; bu durum, birden fazla hüküm fıkrası içeren  mahkeme kararının bozulması halinde, kimi hüküm fıkraları bakımından bozma kararına uyulmasına; kimi hüküm fıkraları  direnilmesine engel değildir.[10] Mahkeme, ulaşacağı kanıya göre, bozulan hüküm fıkralarından yalnızca   birine veya bir kaçına uyup, diğerlerine direnebilir.

——————————————

[1] 213 sayılı VUK md. 35

[2] Vergi dairesi tarafından tebliğ edilecek olan 1 nolu ihbarnamelerin ekinde mutlak suretle tutanak, takdir kararı veya varsa inceleme raporu mutlaka 1 nolu ihbarnameye eklenmelidir. Aksi halde, ihbarname geçersizdir.

[3] 2 nolu ihbarnamelerin ekinde  herhangi bir ek iliştirilmesi söz konusu değildir.

[4] 213 sayılı VUK md. 112/3

[5] 213 sayılı VUK md. 368/2

[6] 2577 sayılı İYUK md. 27, 52

[7] 6183 sayılı AATUK md.37

[8] Dnş. 4. D.nin, 07.02.1996 gün ve E:1995/4468-K:1996/390 sayılı kararı, (Danıştay Dergisi, Sayı:92, 1997, s.382).

[9] Dnş. 7. D., 14.05.1992 gün ve E:1991/5518-K:1992/1538 sayılı kararları, Danıştay Dergisi, Sayı:86, s.403: İlk derece mahkemelerinin  kararının bozulması ve bozma kararının da düzeltme başvurusuna konu edilmesi halinde, ilk derece mahkemesinin, dava hakkında yeniden karar vermeden önce, kararın düzeltilmesi  başvurusunun sonuçlanmasını beklemek  zorunda olduğu hk.; DVDDGK, 04.10.2004 gün ve E:2004/49-K:2004/87; DİDDK, 06.10.2005 gün ve E:2005/381-K:2005/2293, Danıştay Dergisi, Yıl: 36, Sayı:112, s.51 aynı  görüşte kararlarıdır.

[10] CANDAN Turgut, “İdari Yargılama Usul Kanunu”, Maliye ve Hukuku Yayınları, 2. Baskı, Ekim 2006 s.963-964

.

Kaynak: Dr. Mustafa Alpaslan – https://www.hurses.com.tr/

The post Danıştay’ın Verdiği Bozma kararları ve 2 Nolu İhbarname first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
2020 Asgari Ücreti Nasıl Belirlenecek? http://hakan:81/goklergil_yedek/public_html/2020-asgari-ucreti-nasil-belirlenecek/ Fri, 06 Dec 2019 05:15:53 +0000 http://localhost/finance/?p=212 Her yıl aralık ayının en önemli gündem maddelerinden birisidir asgari ücret. Çalışanların ve işverenlerin gözü açıklanacak asgari ücrette olur. Çalışanlar, ellerine ne kadar para geçeceğini hesaplarken, işverenler işçilik maliyetlerinin ne kadar artacağını düşünüyor. Türk-İş’in asgari ücret talebi 2.578 TL olacak. DİSK 2020 yılı asgari ücretinin en az net 3200 TL olmasını […]

The post 2020 Asgari Ücreti Nasıl Belirlenecek? first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
Her yıl aralık ayının en önemli gündem maddelerinden birisidir asgari ücret. Çalışanların ve işverenlerin gözü açıklanacak asgari ücrette olur.

Çalışanlar, ellerine ne kadar para geçeceğini hesaplarken, işverenler işçilik maliyetlerinin ne kadar artacağını düşünüyor.

Türk-İş’in asgari ücret talebi 2.578 TL olacak. DİSK 2020 yılı asgari ücretinin en az net 3200 TL olmasını talep ediyor.Hak-İş ise, Türk-İş ve DİSK ile birlikte ortak bir asgari ücret tespiti ve 3 konfederasyonla birlikte belirlenen asgari ücretin talep edilmesini dile getiriyor. TİSK ise, 2020-2021 hedefleri dikkate alınmadan rakam söylenmesini doğru bulmuyor.

2019 yılının bitmesine az bir süre kaldı ve aralık ayının son haftasında asgari ücretin açıklanacak.

Bugüne kadar yapılan asgari ücret artışlarına bakıldığında genellikleasgari ücrete enflasyonun üzerinde artış yapıldığı görülüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2019 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 12,18 olarak açıklandı.

Dolayısıyla asgari ücret artışının yüzde 12,18 ile yüzde 15 aralığında olması beklenebilir. 2019 yılı için asgari ücret brüt 2.558,40 TL olarak uygulanıyor.

Bu durumda 2020 yılı için asgari ücretin en az 2.870 TL brüt ve 2267 TL net olacak. Enflasyon hedefinin üzerinde bir artış öngörülmüş ise en az 2.942 TL brüt ve 2324 TL net olması mümkün olacak. Ancak henüz bir rakam dillendirmek için çok erken, tarafların ortak bir noktada buluşup buluşmayacağı, hatta 2020 yılında asgari ücret desteğinin uygulanıp uygulanmayacağı önemli olacak.

 

ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU

Asgari ücretin tespiti sırasında uygulanacak esaslar, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanma ve çalışma şekli ile komisyonun başkan, üye ve raportörlerine verilecek huzur hakkı Asgari Ücret Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir.

Asgari Ücret Yönetmeliği iş sözleşmesi ile çalışan ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun kapsamında olan veya olmayan, her türlü işçinin çalıştığı bütün işkollarını kapsamaktadır.

Asgari ücretin belirlenmesinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ile benzeri sebeplere dayalı herhangi bir ayrım yapılamaz.

Komisyon, asgari ücreti bütün işkollarını kapsayacak şekilde belirler. Ücretin, bir günlük olarak belirlenmesi esastır. Aylık, haftalık, saat başına, parça başına veya yapılan iş tutarına göre ücret ödenen durumlarda gerekli ayarlamalar buna göre yapılmaktadır.

Ücret en geç iki yılda bir olmak üzere belirlenir.

Komisyon, ücretin belirlenmesinde; ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, ücretliler geçinme indekslerini, bu indeksler yoksa geçinme indekslerini, fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel durumunu ve geçim şartlarını göz önünde bulundurur.

Komisyon; Bakanlığın tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında, kamu kesimini temsil eden beş temsilci, bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşunun değişik işkolları için seçeceği beş temsilci ve bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşunun değişik işkolları için seçeceği beş temsilciden kurulur.

Komisyon, en az on üyenin katılımı ile toplanır ve oylarının çoğunluğu ile karar verir. Karara katılmayan üye, isterse katılmama gerekçesini belirtir. Oyların eşitliği halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.

Komisyonun ücretin belirlenmesine ilişkin kararı kesindir. Bu kararın, toplanan bilgi ve belgelere göre hazırlanacak bir gerekçeye dayandırılması zorunludur.

Komisyon, ücretin belirlenmesinde konuyla ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşları ve üniversiteler ile işbirliği yapabilir, işçi ve işveren kuruluşlarının bu konudaki öneri ve görüşlerini alabilir. Ayrıca Komisyon, gerektiğinde uzman kişilerin bilgisine başvurabilir.

Komisyondaki görüşmeler ve komisyonun çalışmaları gizlidir.

İşçilere, Komisyonca belirlenen ücretlerden düşük ücret ödenemez. İş sözleşmelerine ve toplu iş sözleşmelerine bunun aksine hükümler konulamaz.

İşverenler tarafından, işçilere sağlanan sosyal yardımlar sebebiyle asgari ücretten herhangi bir indirim yapılamaz.

Kaynak: Dr. Resul Kurt – https://www.star.com.tr/

The post 2020 Asgari Ücreti Nasıl Belirlenecek? first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
Madencilikte Kanun Yeniden Yazılacak http://hakan:81/goklergil_yedek/public_html/madencilikte-kanun-yeniden-yazilacak/ Fri, 06 Dec 2019 05:10:25 +0000 http://localhost/finance/?p=207 Uzun izin prosedürleri, orman bedellerinin ödenemeyecek seviyede yüksek olması, kamu kurumları arasındaki farklı uygulamalar, ruhsat güvencesinin ortadan kalkması ile öngörülemez hale gelen yatırım süreçlerinden şikayetçi olan madencilik sektörüne, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sıfırdan yeni bir maden kanunu çıkarılması konusunda attığı adım umut oldu. Dün tüm dünyada madenciler günü olarak kutlandı. […]

The post Madencilikte Kanun Yeniden Yazılacak first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>
Uzun izin prosedürleri, orman bedellerinin ödenemeyecek seviyede yüksek olması, kamu kurumları arasındaki farklı uygulamalar, ruhsat güvencesinin ortadan kalkması ile öngörülemez hale gelen yatırım süreçlerinden şikayetçi olan madencilik sektörüne, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sıfırdan yeni bir maden kanunu çıkarılması konusunda attığı adım umut oldu.

Dün tüm dünyada madenciler günü olarak kutlandı. Sektörün bu anlamlı gününe yaklaşan süreçte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı madencilik sektörüne yeni bir yasa kazandırma için düğmeye bastı. Madencilik sektöründen hazırlanacak yeni yasa için 15 Aralık tarihine kadar görüş isteyen Bakanlık, yeni kanun üzerindeki çalışmaları şubat ayı sonuna kadar tamamlamayı, 2020 yılının ilk çeyreğinde de sektörün sıfırdan yeni bir kanunla yoluna devam etmesini planlıyor.

Çok özel durumlar dışında ruhsat iptali olmamalı

Mevcut kanunun defalarca yapılan değişiklikler ve ilavelerle ‘yorgun düştüğünü’ dile getiren sektör temsilcileri, yeni kanunun sektörde bozulan yatırım ortamının yeniden oluşmasına zemin sağlamasını istiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na sunacakları görüşlerin hazırlığı içinde bulunan sektör temsilcileri, 2020 yılında yeni kanunla yoluna devam etmeyi hedefliyor. Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, mevcut maden kanununun çok sayıda yapılan değişikliklerle yorgun düştüğünü, yeni bir kanun konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın başlattığı süreci çok önemsediklerini söyledi.

“Bizim yeni kanundan öncelikle beklediğimiz ruhsat güvencesinin sağlanması” diyen Emiroğlu, “Ruhsat iptali çok özel durumlar dışında olmamalı” diye konuştu. İzin süreçlerinin öngörülebilir ve şeffaf olması, ruhsat bedeli ve devlet hakkının makul seviyelere çekilmesi gerektiğini ve yerel yönetimler ile valiliklere devlet hakkında pay ayrılması gerektiğini kaydeden Emiroğlu, beklentilerini şöyle sıraladı:

“Biz madenleri devlet adına işletiyoruz, Anayasanın 168. maddesi çerçevesinde. Buradan hareketle yürütücü anlamında bu işin patronu mutlaka Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmalı ve diğer bakanlıklara koordinasyonu sağlamalı. İzinler dünyada da olduğu gibi ‘Tek Durak Ofis’ lerinde halledilmeli. ÇED sürecinde bütün izin süreçleri tamamlanmalı bu süreç aşıldıktan sonra da yeni bir takım yaptırım ve izin süreçleri getirilmemeli. Maden Kanunu yapıldıktan sonra çok sık değişmemeli. Maden gruplarına göre ayrı yönetmelikler çıkarılmalı ya da aynı yönetmelik içinde gruplar düzenlenmeli.”

Her maden grubuna ayrı yönetmelik

Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, sektöre sermaye girişini artıracak yeni bir kanuna ihtiyaç duyduklarını hem devletin hem yatırımcının taleplerini gözeten hem de yöre halkının taleplerine uygun bir kanun istediklerini belirtti. Yücel, “Madencilikte 5 grup var her gruba hitap edecek çerçeve bir kanun her bir gruba da ayrı yönetmelik olsun istiyoruz. Aynı elbiseyi herkese giydirince birisine dar diğerine bol geliyor. Taş ocaklarının, mermerin, kömürün, metal madenciliğinin talepleri farklı farklı” dedi. Yücel, “Kanundaki şartlar yerine getirildiğinde en geç 2 ay içinde izin taleplerine cevap verilmeli ki bir güven ortamı oluşsun. Özellikle metal madenciliğinde yatırımların gerçekleştirilebilmesi için 100-200 milyon dolar finans bulmanız gerekir. Orman izin bedellerinde Kanada da bir hektara 17 lira ödenirken biz 38-40 bin lira ödüyoruz. 2300 kat fazla” dedi.

Maden arazisi tanımı getirilmeli

Maden Jeologları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şentürk, 3213 sayılı Kanunun, geçen 34 yılda, hemen hemen her iki yılda bir yapılan değişikliklerle temelinden uzaklaştığını, revizyon yapılması yerine, yeni bir Kanunun yazılmasından yana olduklarını belirterek, şunları söyledi: “Ruhsat Hukuku ile ilgili temel hususların düzenlendiği, gelir amaçlı kuruluşların ruhsat hukukuna dahil edildiği, madenciliğin arama ve işletme aşamalarının her ikisinin de ekonomik faaliyet kabul edildiği, aramaların kamu yararına faaliyet olarak ifade edildiği, ‘Maden Arazisi’ tanımının getirildiği, insan kaynağında liyakat sisteminin kurumsal olarak yer aldığı bir kanun yapılmasını öneriyoruz.”

Cezalara değil, uyarı sistemine dayalı bir kanun olmalı

Cezalara dayalı değil uyarı sistemine dayalı yeni bir kanun yapılmasından yana olduklarını belirten İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer, ikinci önceliklerinin ruhsat iptallerinin zorlaştırılması yani ruhsat güvencesi sağlanması olduğunu söyledi. Dinçer, “Çok çeşitli maden olması nedeniyle farklı uygulamalara ihtiyaç var. Farklı grup madenlere aynı uygulama uygun değil. Teşvikler olmalı, madencilik sektörünün en önemli gideri akaryakıt ve elektrik, madeni çıkarabilmek bunlar üzerine kurulu. Diğer sektörlere de hammadde sağlıyor, uç ürüne dönmesinde de, işlenip satılmasında da enerji maliyetlerini yükse olması rekabet edebilmemizi sınırlayabiliyor. O nedenle enerji maliyetlerinde ÖTV’den muafiyet önemli. Madencilik sektörüne bu tür teşviklerin kanuna konularak sektörün desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Maden kazalarında son 2 yılda %58’lik bir düşüş sağladık

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, işçilerin güvenliğine yönelik alınan tedbirlerle maden kazalarının son 2 yılda yüzde 58 azaldığını belirtti. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kapsamında 81 ilden gelen madencilerle görüşen Dönmez, Türkiye’deki madenleri renk gruplarına göre az riskli, riskli ve çok riskli olmak üzere 3 sınıfa ayırdıklarına işaret ederek, “Az riskli gruptaki madenlerimizi yılda en az bir, riskli grupta yer alan madenlerimizi yılda en az 2 ve çok riskli gruptaki madenlerimizi ise yılda en az 4 kez denetliyoruz. Madenlerimizde 2019’da toplam 7 bin 960 denetim gerçekleştirdik” diye konuştu. Dönmez, “Madencilerimizin güvenliği konusunda aldığımız tedbirlerle hedefimiz kazaları sıfırlamak” dedi.

Kaynak: Canan Sakarya – https://www.dunya.com/

The post Madencilikte Kanun Yeniden Yazılacak first appeared on Recep Göklergil Mali Müşavirlik Danışmanlık Denetim.]]>